Belirli Süreli İş Sözleşmelerinde Cezai Şart Alacağı

 
İş ilişkisi karşılıklı güven esasına dayanan sürekli borç ilişkisi doğurur. Söz konusu güvenin sarsıldığı durumlarda, olumsuz tutum ve davranışla karşılaşan tarafın bu ilişkiyi sürdürmesi beklenemez. İşçinin, işverenin işi ve işyeri ile ilgili hukuken korunması mümkün haklı menfaatlerini koruması, zarar verici veya risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınması sadakat borcunun temelini oluşturmaktadır. 
 
İşçinin sadakat borcuna aykırı davranması, bir başka deyişle doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde işverenin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmesi için işçinin bu davranışının mutlaka suç oluşturması gerekmez. Bununla birlikte hangi davranışların sadakat borcuna aykırı olduğunu önceden belirleyebilmek de mümkün değildir. Davranışın iş ilişkisinin temelini oluşturan güveni sarsıcı nitelik taşıyıp taşımadığı üzerinde durulmalıdır. Bu değerlendirme yapılırken özellikle işçinin yaptığı iş ve işin nitelikleri ile işyerinin özellikleri, işçinin konumu ve işin gerekleri varsa mesleki adetler gibi objektif unsurlar değerlendirilerek davranışın sadakat borcuna aykırılık oluşturup oluşturmadığı tespit edilmelidir. 
 
İşçinin davranışlarının doğruluk ve bağlılığa uymaması eş deyişle sadakat borcuna aykırılık oluşturması halinde bu davranış sonucunda işverenin zarar görmesi gerekli olmadığı gibi zarar söz konusu olduğunda da zarar miktarı dikkate alınmaksızın işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir. Anılan bu bende göre, İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde işveren derhal (haklı) fesih hakkını kullanabilecektir (YHGK. 2017/9-1722 E.- 2017/586 K.). 
 
 6098 sayılı TBK.’nun 179/1 inci maddesinde, “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilememesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 180/1 inci maddesinde, “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir.” denilmiştir. Bu durumda, sözleşmenin hiç yada gereği gibi ifa edilmemesi halinde, cezai şart alacağının tahsilinin talep edilebileceği; cezai şart alacaklısının, hiçbir zarara uğramasa bile, sözleşmede yazılı cezai şartın tahsilini talep edebileceği açıktır.
 
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi´nin 01.04.2019 tarih ve 2017/20361 Esas, 2019/7171 Karar sayılı kararında, "Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963).
Cezai şart 818 sayılı Borçlar Kanunun 158 – 161´inci maddeleri arasında, yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu´nun 179-182´inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden iş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz. ...Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. ...Borçlar Kanunu´nun 182. maddesine göre, taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler. ...Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir." denilerek, belirli süreli iş sözleşmelerinde, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olacağı açıkça belirtilmiştir.
 
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi´nin 21.05.2019 tarih ve 2019/3968 Esas, 2019/11676 Karar sayılı kararında, "...Dairemizin 2015/25096 E., 2018/19858 K. ve 06/11/2018 tarihli ilamı ile özetle...taraflar asasında yapılan sözleşmede cezai şartla ilgili bölümde Kanuna aykırı olarak erkek personel için askerlik nedeninin dahi haklı fesih nedeni olamayacağının belirtilmesi sözleşmenin yada cezai şartın değil ilgili kısmın geçersizliğini doğurur. Buna göre sözleşme ve cezai şart geçerlidir." denilerek, sözleşmenin ve cezai şartın geçersiz sayılamayacağı açıkça belirtilmiştir. 
 

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar

Whatsapp