Diş hekimlerinin hukuki sorumluluğunu doğuran sözleşmeler, diş hekimi ve hastası arasında yapılır. Taraflar arasında öngörülen tıbbi müdahaleyi uygulayacak olan hekimin diş hekimi olması gerekir.
Diş hekimi ile hastası arasında yapılan sözleşme ile diş hekimi hastasına tıbbi bir edimi gerçekleştirmeyi borçlanır. Sözleşmenin yazılı olarak kurulması gerekli değildi. Her iki tarafında iradelerinin birleşmesi yeterlidir.
Diş hekimi ile hasta arasında yapılan sözleşme gereği, diş hekimi hastasına karşı ağız boşluğunda tıbbi müdahaleler gerçekleştirmeyi borçlanır. Bunlar, koruyucu diş tedavileri, çene cerrahisi müdahaleleri, diş protezleri, Implant ve çene ortopedik müdahaleleridir.
Çene cerrahisi, kişilerin çene bölgesine yapılan bütün müdahaleleri kapsar. En sık görülen diş hekimi müdahaleleridir. Bunlar arasında, diş çektirme ve diş köklerinin damaktan alınması gibi tıbbi müdahaleler sayılabilir.
Diş protezleri, ağız boşluğunda yer alan dişlerin çiğneme fonksiyonunu korumak ve yeniden oluşturmak için uygulanan tıbbi bir müdahaledir. Bu işlemlere, dişlerin kromla doldurulması, köprü yapılarak dişlerin fonksiyonunu yeniden sağlamak amacıyla yapılan müdahaleler dahildir. Hastanın çiğneme fonksiyonu eskiye nazaran daha da iyileştirilebilir.
Diş hekimliği alanında İmplant en geniş anlamında suni diş oluşturma anlamına gelmektedir. Oluşturulan dişler eğer ağızda başka dişler varsa onlarla uyumlaştırılır. Eğer hiç diş bulunmuyorsa kişinin damağına dişler yerleştirilmektedir. İmplantta, ağız boşluğuna vücuda yabancı maddeler yerleştirilerek bir müdahale yapılmaktadır. İmplant tedavi amaçlı olarak çene kemiğine sabitlenmektedir.
Diş hekimlerinin tıbbi müdahaleleri, her ne kadar vücudumuzda bir bölge ile sınırlı olsa da yapılan işlem tıbbi bir müdahaledir. Diş hekiminin tıbbi müdahaleyi uygularken hastası ile arasında daha önce kurulmuş bir sözleşme ilişkisi olabileceği gibi, herhangi bir sözleşmeye dayanmadan diş hekimi hastasına tıbbi müdahalede bulunabilir. Bu durumda da taraflar arasında bir haksız fiil durumu söz konusu olabilmektedir.
Diğer bir sorumluluk türü de sebep sorumluluğu halleridir. Diş hekiminin kullandığı alet ve edevatlar hastaya karşı tehlike arz edebilmektedir. Sebep sorumluluğu hallerinden biri TBK.m.66 da düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğudur. Diğeri ise, TBK.m.69 da düzenlenen yapı malikinin sorumluluğudur. Diş hekiminin kullandığı aletlerde mevcut bakım ve onarım eksikliği sonucu oluşan zarar diş hekimi kusursuz da olsa tazmin edilmek zorundadır.
Diş hekimi kusuruyla hastasına zarar verdiğinde, hem arlarındaki sözleşmeden kaynaklanan özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı davranmıştır. Aynı zamanda, hastanın TMK.m.23 anlamında korunan vücut bütünlüğünü ihlal etmektedir. Ayrıca diş hekiminin vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan hukuki sorumluluğu da bulunmaktadır.
TCK.´nun 89.maddesinde "(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz." hükmü düzenlenmiştir.
Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Taksirin değerlendirilmesinde, eylemin iradi olması, dikkat ve özen yükümlüğünün yerine getirilmemesi, sonucun öngörülmemesi ancak istenememesi ve taksirli eylemle sonuç arasında nedensellik bağının bulunması unsurları dikkate alınmaktadır.
Tıbbi müdahalede dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışın mevcudiyeti, yani tıp biliminin gerektirdiği şekilde yapılmamış tıbbi müdahale durumu hukuka aykırı kusurlu eylem olarak kabul edilmektedir. Hekim müdahalesinin tıp biliminin gerektirdiği şekilde yapılmaması başka bir anlatımla tıbbi müdahalenin kusurlu ifası sonucunda tıbbi hata gündeme gelecektir. Tıbbi hata, hekimin tıp mesleğini icra ederken yaptığı tıbbi girişimde tıp mesleği ve bilimin kural ve gereklerine uymaması nedeniyle hastanın yaşamı ve sağlığına zarar vermesidir. Tıbbi hata, hastanın yaralanmasına, ölümüne, sağlığının bozulmasına neden olduğundan hekimin ceza sorumluluğuna yol açacaktır.